1000 TL ÜZERİ ALIŞVERİŞLERİNİZDE KARGO ÜCRETSİZ

Gül Yetiştiriciliğinde Hastalık ve Zararlıları

Seralarda ve açık alanda gül yetiştiriciliğinde en önemli kültürel çalışmaların arasında hastalık ve zararlılarına karşı mücadele gelmektedir. Önem sırasına göre güllerdeki hastalık ve zararlar şu şekilde sıralanabilir.

Güllerde Kırmızı örümcek (Tetranicus spp.): Dikkatli bakıldığında gözle görülebilen küçük canlılardır. Dişi örümceğin ömrü bir aydır. Bu süre içinde yaklaşık 100 yumurta yumurtlar. Gül yapraklarına bırakılan yumurtalardan 10 gün sonra yavrular çıkmaya başlar. Yavru  örümcekler  beslendikleri  yaprakları  sarartarak yaprak dökülmesine  neden  olurlar. Temmuz ve ağustos aylarında çok hızlı çoğalan kırmızı örümcekler gül yapraklarına çok fazla  zarar  verirler.  Yapraklar  sarararak  döküldüğünden,  gül  fidanının  büyümesi  durur. Sürgün yapamaz ve bodurlaşır.
Bu dönemde, gül fidanları yağmurlama sistemiyle sulanırsa yapraklar örümceklerden arındırılabilir. Kırmızı örümcekle mücadelede doğru ilaç seçimi çok önemlidir. İlaçlama düzenli ve sık yapılmalıdır. Seralarda kullanılan ilaçların örümceklere bağışıklık kazandıracağı düşünülerek aynı ilaç sürekli kullanılmamalıdır. Genellikle kükürt ve kükürtlü ilaçlar bazen tek başına bazen de başka ilaçlarla karıştırılarak kullanılabilir.

Güllerde Afitler: Genç sürgün uçlarında ve küçük goncalar üzerinde yaşayan küçük fidan bitleri olarak bilinir. Mayıs ve haziran aylarında çok görülür. Sürgünlerin bozuk büyümesine neden olurlar. Organik fosforlu ilaçlar kullanarak mücadele edilir.

Güllerde Thripsler:   Gül   goncalarında   önemli   zararlar   yapan   canlıdır.   Genellikle   taç yapraklara zarar verirler. Eğer mücadelede geç kalınırsa goncalar tamamen yok olabilir. Bu canlıya karşı koruyucu ilaçlar kullanılmalıdır.

Güllerde Koşniller: Güllere önemli boyutlarda zarar veren canlılardan biridir. Beslendikleri dal ve sürgünler üzerine tutunmuş olarak yaşarlar. Dişi koşnillerin, gül çalısının kabuğu altına bıraktıkları yumurtadan nisan ve mayıs aylarında yavrular çıkmaya başlar. Yavrular taze  bitki  dokusu  içine  soktukları  iğnelerle  gül  çalısını  zayıflatır  ve  kurutabilirler.  Bu zararlıya karşı mücadele ilkbahar aylarında yavrular yumurtadan çıktığı zaman yapılmalıdır. İlkbahar aylarında organik fosforlu ilaçlar, haziranda ise yazlık beyaz yağlar mücadelede kullanılabilir.

Güllerde Prodenya  (Prodenia  litura):  Özellikle  Çukurova’da  yaz  aylarında  görülen  bir pamuk zararlısıdır. Ancak güllere de önemli ölçüde zarar verirler. Genç sürgün yaprak ve tomurcukları yiyerek güllerde kayıplara yol açarlar. Gonca hâlindeki güllerde taç yaprak ve erkek organları tahrip ederler. Prodenya tırtıl evresinde çok zarar verir. Bu canlıya karşı fosforlu ilaçlar kullanılabilir.


Güllerde Nematodlar: Güllerin solgunluk, sararma ve bodurlaşma gibi zarara uğramasına neden olan mikroskobik canlılardır. Güllerin köklerine zarar verirler. Nematotlarla savaşın en etkili yolu dayanıklı anaç seçimidir. Seralara hastalıklı fidanlar sokulmamalıdır. Sera toprağına, dikimden bir ay önce ilaçlama yapılmalı veya toprak sterilizasyonu yapılmalıdır
 
Güllerde Külleme: (Sphaerotheca pannosa var.rosae): Güllerde önemli hastalıklardan biridir. Sürgün  uçlarında genç  yaprak ve  tomurcuklarda kıvrılma  ve  küçülmelere  neden olurlar. Yaprakların üzerinde beyaz bir toz oluştururlar. Bu hastalık tomurcukların açmasını engelleyebilir. Yaprakların renk ve şeklini bozduğu için goncaların ekonomik değerini olumsuz etkilerler. Külleme mantarı çevre koşulları bozulduğunda genç sürgünler, dikenler ve uyur gözler üzerinde yaşayarak çevre koşullarının düzelmesini beklerler. Uygun çevre koşullarında ise hızla üreyerek güller üzerinde hastalık meydana getirmeye devam ederler. Külleme mantarlarının sporları + 23 0C’de çimlenirler. Seralardaki nem ve sıcaklık mantar sporlarının çimlenmesi için ideal bir ortam oluşturur.
Seralarda külleme hastalığını en aza indirebilmek için;
-Akşam saatlerinde seralar havalandırılarak nemli ve sıcak havanın dışarıya atılması sağlanmalıdır.
-Sisleme ile sulama yapılmamalıdır.
-Hastalıklı dallar budanarak seradan uzaklaştırılmalıdır.
-Sera toprağı havalandırılarak topraktaki fazla nem dışarı atılmalıdır.

Külleme  hastalığı  ile  mücadelede  çevre  koşullarının  düzenlenmesi  hastalığa  karşı alınan önlemlerin doğru ve zamanında uygulanması ilaçla mücadelenin başarısını artırır. Gül fidanlarının budanması ile birlikte ilaçlama yapılmaya başlanır. İlaçlama 7-14 günde bir yapılmalıdır. İlaçlama için sabah erken saatler uygundur. Ayrıca sera içi sıcaklığın normal olduğu zamanlar ilaçlama yapılmalıdır. Mücadelede kükürtlü ilaçlardan faydalanılır.
 
Güllerde Karaleke (Diplocarbon rosae): Hemen her yerde görülebilen önemli bir hastalıktır. Karaleke yapraklar üzerinde kahverengiden siyaha dönen düzensiz yuvarlak lekeler şeklindedir. Bu lekeler çevresindeki dokuyu sarartarak yaprakların da sararmasına neden olur. Zamanla 1-1.5 cm iriliğinde olan siyah lekeler yaprağın her tarafını sarabilir. Güllerde yapraklar  dökülmeye  başlar.  Gonca  kalitesi  ve  iriliği  azalır  ve  goncalar  kurur.  Zararlı bitkinin  bütününe  yayılabilir  ve  bitki  verimini  düşürür.  Hastalık  aynı  zamanda  taç yapraklarda kırmızı noktalar veya şekil bozukluğu da meydana getirebilir. Dallarda ve dikenlerde de siyah lekeler hâlinde hastalık görülebilir. Karaleke sporları güllerin dinlenme dönemlerinde dallar üzerinde ve toprakta bulunur. Uygun ortam şartlarında ise enfeksiyon hastalığı meydana getirirler.
 

Karaleke hastalığı ile mücadelede şunlara dikkat edilmelidir:

-Güller sağlıklı beslenmeli, gübrelemeye dikkat edilmelidir.
-Hasta yapraklar budanmalı ve seradan uzaklaştırılarak yakılmalıdır.
-Sera nemi %60 dolayında tutulmalıdır.
-Sera sıcaklığı sabit tutulmalıdır.
-Gül fidanları sık dikilmemelidir.
-Karaleke hastalığına dayanıklı çeşitler dikilmelidir.
 
Gül mildiyösü (Peronospara sparsa): Güllerde yaygın görülen bir hastalıktır. Genç bitkilerde yaprak ve dallar üzerinde, çiçek sapında, gonca ve çanak yapraklarda görülür. Bu hastalık yapraklarda koyu kırmızıdan siyaha kadar değişik renklerde görülebilir. Yapraklar üzerinde şekilsiz lekeler oluşturur. Lekeler hızlı olarak yayılır. Yapraklar dökülür. Gül mildiyösü nemli ortamları sever. Yaprak altlarında spor yığınları yapar. Kuru havalı ortamlarda ise yayılma az olur.
Bu hastalıkla mücadele etmek için;
-Bitki  dikiminden  önce  toprak  buharla  veya  kimyasal  maddelerle  dezenfekte edilmelidir.
-Sera içi iyi havalandırılmalı ve fazla nemli olmamalıdır.
-Kimyasal mücadele için ilaç kullanılmalıdır.
-İlaçlama yapılırken yaprakların alt yüzü de ilaçlanmalıdır.
 
Gül pası (Phragmodium mucronatum): En önemli gül hastalığıdır. Mücadele zamanında yapılmazsa bitkiyi ilk yılda öldürebilir. İlkbahar aylarında yaprakların altlarında pas renkli küçük benekler şeklinde görülür. Yaprakların üst kısmında ve dallarda ise dışı pembe içi portakal rengi daireler şeklinde görülür. Gül pası mantar hastalığı olup, mantarlar dallar üzerinde bir kaç yıl yaşayabilir. Mantar bulaşmış dallar bulaşma yerinden yarılarak dipten kuruyabilir.

 
Gül pası sporları yaz aylarında görülür ve portakal rengindedir. Yaprakların altında kese oluşturur. Ağustos ayından itibaren ise siyah renkli sporlar oluşmaya başlar. Bu sporlar kış soğuklarına dayanıklıdır. İlkbaharda çimlenirler.

Gül pası ile mücadele etmek için şunlara dikkat edilmelidir:

-Hastalık  görüldüğünde  hemen  ilaçlama  yapılmalıdır.  Yaprağın  her  iki  yüzü ilaçlanmalıdır.
-Hastalıklı      dallar      budanmalı      ve      hastalıklı      yapraklarla      ortamdan uzaklaştırılmalıdır.
-Sera içi nem düşük olmalı ve iyi havalandırma sağlanmalıdır.
-Hastalıklı bahçelere girilmemelidir.
-Hastalıklı bitkilerden aşı gözü ve fidan alınmamalıdır.
 
Kurşuni küf (Botrytis cinerea pers): Bitkiler bu hastalığa tomurcuk açmak üzere iken yakalanır. Gül goncaları kahverengileşir, yumuşar ve çürüyerek dökülür. Bazen açılmış çiçeklerde de hastalık görülebilir. Taç yapraklar kahverengileşir ve çürür. Bu hastalık gri renkli tabaka oluşturarak diğer hastalıklardan ayrılır. Bu durumdaki mantar sporları en ufak hareketle patlayarak çevreye yayılır.
 
Bu hastalıkla mücadele etmek için;
-Seralarda ışık miktarı iyi ayarlanmalıdır.
-Havalandırma iyi yapılmalıdır.
-Fidanlar sık dikilmemelidir.
-Sera içi fazla nemli olmamalıdır.
-Azotlu   gübre   kullanımında   dikkatli   olunmalıdır.   Fazla   azot   hastalığın yayılmasını kolaylaştırır.
-Sera içindeki hastalıklı yapraklar derhal uzaklaştırılmalıdır.
 
Siyah  küf  (Chalariopsis  thislavicides):  Çelik  ve  aşı  gözlerinde  görülen  bir hastalıktır. Çeliklerin kesik yüzeylerine yerleşerek siyahlaştırır. Göz aşısında da görülür. Aşı gözü siyahlaşır. Aşı yerinde gelişme görülmez.  Hastalığın yeni bulaştığı kısımlar beyaz grimsi bir misel tabakası ile kaplanır. Daha sonra renk koyulaşır ve kahverengine döner. Siyah küf mantarı su yolu ile bulaşır. Toprakta da bir yıl yaşayabilir.

Siyah küf mücadelesinde şunlara dikkat edilmelidir:
-Dayanıklı anaç yetiştirilmelidir.
-Çelikler  zaman  kaybedilmeden  köklendirme  ortamına  alınmalı  veya  toprağa dikilmelidir.
-Çelikler hemen dikilmeyecekse soğuk hava depolarında bekletilmelidir.
-Köklü bitki ve kalemler ise dikimden önce bir ölçü formaldehit ile 320 ölçü su karışımı içinde 2 saat bekletilmelidir.

Solgunluk hastalığı (Verticillium spp): Bitkilerde gelişim esnasında aniden solma ve ölme görülebilir. Bu bitkiler incelendiğinde gövdenin odun dokusunda renk değişimi meydana geldiği ve tahrip olduğu görülür. Bu hastalık bitkilerde aşağıdan yukarı doğru ilerler. Önce alt yapraklar hastalanır. Bitki tüm alt yapraklarını dökebilir. Köklerin iletim demetleri hastalanır ve tıkanır. Hastalık yaz ve sonbahar aylarında etkindir.

Hastalıkla mücadelede şunlara dikkat edilmelidir:
-Dikimden önce toprak sterilizasyonu yapılmalıdır.
-Hastalıklı yerlerden çelik ve diğer malzemeler alınmamalıdır.
-Hastalıklı bitkiler ortamdan derhal uzaklaştırılmalıdır.
-Hastalık görülen ortamlarda ilaçlama yapılmalıdır.

Virüs hastalıkları: Seralarda önemli zararlara yol açabilirler. Aşı ve çeliklerle yayılabilirler. Hastalık belirtisi virüs çeşidine bağlı olarak değişir. Yapraklarda sarı renkli benekler oluşabildiği gibi yaprak kenarlarında kıvrılmalar meydana gelebilir. Virüsler seralarda verimi ve kaliteyi düşürebilir.
 
Virüslerle mücadelede şunlara dikkat edilmelidir:
-Hasta bitkiler seralardan uzaklaştırılmalıdır.
-Virüslere dayanıklı anaçlar tercih edilmelidir.
-Yabancı ot temizliğine önem verilmelidir.
-Yaprak bitleri gibi zararlılarla düzenli mücadele edilmelidir.
-Seralarda kullanılan araç ve gereçlerin sterilizasyonları yapılmalıdır.

IdeaSoft® | E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.