Yer küremizde ki biyolojik çeşitlilik kabaca 2 temel kaynaktan beslenmektedir; bunlar;
a. Ya genetik mutasyonlar sonucunda oluşmuş olan ve de normalde olmaması gereken genetik dizilişler ile oluşanlar,
b. Ya da doğal yolla birbirleriyle gen transferi yapabilen türlerin
birbirlerine gen aktarmaları sonucunda ortaya çıkanlar yani melezler
(veya hibridler) dir.
Doğada Gen aktarımı çoğunlukla böcekler aracılığı (özellikle arılar),
rüzgarın etkisiyle, vb… dış etkenler sayesinde gerçekleşmektedir. Arı,
çiçekten çiçeğe uçarak, erkek organdan aldığı polenleri (üreme
materyalini) dişi çiçeğin döl yatağına taşıyıp, döllenmeyi sağlayarak,
ziyaret ettiği bu iki birey arasında doğal şartlarda gen aktarımı
mümkünse, gen aktarımı gerçekleştirmektedir.
İnsanlar doğayı gözlemleyerek bu sırrı çözmeye başladıklarında
melezliğin çok önemli bir özellik olduğunu fark etmişler ve 19 ncu yy.da
ağırlıklı olarak Mendel’ in çalışmaları sonrasında bu olguyu
kuramsallaştırmışlardır.
Hibrid veya melez tohum, aynı bitki türüne ait uzak akraba konumunda
olan iki doğal bitki kümesi veya popülasyonundan (örneğin A ve B)
seçilen saf hatların veya bireylerin birbirleri ile çaprazlanması (A x
B) sonucunda elde edilen ilk nesil (f1) melez tohumlara verilen isimdir;
bu teknik ile değişik yöntemler kullanılarak ana veya babada bulunan
özelliklerin f1 çocuklarında ortaya çıkıp çıkmadığı belirlenmekte ve
böylece yetiştiricilerin yani çiftçilerin en çok istedikleri özellikleri
bünyesinde toplayacak olan f1 melezin hangi ana – baba birleşiminden
elde edildiği saptanarak, çoğaltıma geçilmektedir.
Ancak f1 melezler genetik yapıları gereği tohum verdikleri zaman yani f2
elde edildiğinde, f1 de ki istenen özelliklerin çok az bir kısmının f2
de korunduğu görülmektedir. Örneğin f1 de bulunan herhangi bir hastalığa
dayanıklılık özelliği f2 de kaybolmakta, dolayısı ile bu özelliklere
sahip bir çeşit talep eden kullanıcılar her sene yeniden f1 tohum satın
alma zorunda kalmaktadır. Zaten f1 melezlerin bu özellikleri
sayesindedir ki bir çok kişi ve kuruluş bitki ıslahı konusunda yatırım
yapmış ve yapmaktadır; tohum sektörü her sene cirosunu yaklaşık %13 ila
%15 ini ARGE bütçesine aktararak dünyada tüm sektörler içerisinde
araştırmaya en çok kaynak ayıran sektör konumunda bulunmaktadır.
Burada göz ardı edilmememsi gereken iki önemli hususa dikkat edilmelidir; bunlar;
a. Tohum maliyetinin toplam girdiler içinde ki payı oldukça düşüktür. (örneğin sera domatesinde %1,5 civarı),
b. Diğer girdi maliyetlerinin sabit kalmasına karşın sadece tercih
edilen tohum sayesinde toplam hasılat çok fazla değişiklik gösterebilir.
(örneğin serada 1 dekar domates üretiminde hiçbir şey kazanmamak,
25.000.- TL kazanmak veya bu iki uç arasında bir hasılat elde etmek
mümkündür).
Bu uğraşlar sayesinde elde edilen özellikli (örneğin verimli, belirli
hastalıklara mukavim, soğuğa veya sıcağa dirençli, erkenci veya geçci,
yağ oranı yüksek, vs…) f1 hibridler sayesinde tohum sektörü özellikle
dünyada nüfusun çok hızlı arttığı 20 nci yy. ın ikinci yarısı boyunca
insanların bol ve ucuz gıdaya kavuşmalarını sağlayabilmiştir.
Tohumculuk uğraşında uygun ana – babaları belirleme ile istenen f1
melezleri elde etme işlemine “ıslah çalışması”, yapan kişiye de
“ıslahçı” ismi verilmektedir.