Ayva Ağaçlarında Ateş Yanıklığı
Hastalık Tanımı :
Ateş
Yanıklığı Hastalığına neden olan bakteriyel etmen Erwinia amylovora '
dır. Bakteri Gram-negatif olup, çubuk şeklindedir. Boyutları 0.7-1.0 x
0.9-1.5 u arasında, zincir veya tek tek görülebilir. Bakteri hücresi
peritrik kamçılı ve hareketlidir. Minimum gelişme sıcaklığı 3-8 °C,
optimum 27-30 °C ve maximum 37 °C'dir.
E. amylovora kışı bir önceki yılda enfeksiyonlar sonucu dal ve gövdede
oluşmuş kanserlerin kenarlarındaki kabuk dokusu içinde geçirir.
İlkbaharda burada çoğalan bakteriler ilk inokulum kaynağını oluşturur.
Yağmur, böcekler ve rüzgar primer inokulumu çiçeklere, gelişmekte olan
yeni sürgün ve genç yapraklara taşır. Araştırmalar E. amylovora ' nın
aynı zamanda çiçekler, yapraklar, sürgünler ve meyveler üzerinde
epifitik olarak yaşayabildiğini ortaya koymuştur. Primer enfeksiyonlar
bir kez oluştuğunda, patojen dokular içinde çoğalmaya ve ilerlemeye
devam eder. Daha sonra enfekteli dokulardan meydana gelen bakteriyel
akıntılardan sekonder enfeksiyonlar oluşur. Bakteriler; yağmur, rüzgar,
böcekler, kuşlar, budama ve yağmurlama sulama ile hızla yayılır ve yeni
enfeksiyonlar yapar. Özellikle sürgün gelişiminin teşvik edildiği, aşırı
yağış olduğu ve emici böcek ( yaprak biti, Psyila spp. ) populasyonunun
arttığı durumlarda çok şiddetli enfeksiyonlar görülebilir.Yaşayış :
Hastalığın
isminden de anlaşıldığı gibi en tipik belirti, enfekteli bitki
aksamının ateşten yanmış bir görünüm almasıdır ( belirtiler hemen hemen
tüm konukçularda aynı olmasına rağmen en tipik olarak armut, elma ve
ayvada görülür). Etmenin en karakteristik işareti nemli havalarda
hastalıklı kısımlarda krem rengi sütümsü bir akıntı oluşturmasıdır ki bu
akıntı kuruduğunda kahverengi bir renk alır.
İlk belirtiler genellikle çiçek ve çiçek demetlerinde görülür.
Başlangıçta enfekteli kısımlar suda haşlanmış gibi bir görünüm alır,
daha sonra tüm çiçek demeti kahverengileşir, zamanla siyahlaşarak ateşte
yanmış gibi bir görünüm alır. Hastalık ilerledikçe tüm sürgün, ana
dallar ve gövdeye kadar yayılabilir. Taze sürgünler enfekte olduğunda
siyahlaşır ve uç kısımları geriye doğru 180 derece kıvrılır. Dal ve
gövdelerde enfekteli kısımlardaki dokular içeriye doğru çöker ve
başlangıçta kırmızımsı - kahverengi bir hal alır. Koşullar uygun
olduğunda yine bu kısımlarda bakteriyel akıntılar oluşur. Hastalıklı
kısımlarda kabuk bir bıçakla kaldırıldığında kabuk dokusunun
kahverengileştiği ve bu kahverengileşmenin sağlam doku içine doğru
uzadığı görülür.
Ateş yanıklığı hastalığı tüm dünyada karantinaya tabi olup yumuşak
çekirdekli meyve ağaçlarının en tahripkar hastalığıdır. Sadece o yılın
ürününü etkilemekle kalmayıp, ağaçlarda sürgün, ana dal ve gövdeyi
hastalandırarak gelecek yıllardaki ürüne de etki edip ağacı
kurulabilmektedir. İlk kez A.B.D.' de görülen hastalık Kanada, Yeni
Zelanda, Meksika, İngiltere, Hollanda, Polonya, Danimarka, Belçika,
Fransa, Almanya, Mısır, Güney ve Kuzey Kıbrıs, İsrail, İsveç, Norveç,
İrlanda, Yunanistan, Lübnan, İsviçre, Ermenistan, Bulgaristan ve Güney
İtalya1 da mevcuttur. Ülkemizde ise Orta Anadolu
Bölgesinde 1985 yılında saptanmış olup, günümüzde ülkemizin hemen her bölgesine yayılmış durumdadırKültürel Önlemler :
Hastalıkla
bulaşık alanlardaki konukçu bitkilerden kesinlikle üretim materyali
(fidan, çelik, aşı gözü, aşı kalemi, anaç vs.) alınmamalıdır.
Özellikle hastalıkla bulaşık illerde bulunan resmi ve özel fidanlıklar
ve anaçlıklar sürekli denetlenerek hastalık saptandığı takdirde
yakılarak imha edilmelidir.
Büyük dallar kesildiğinde budama yerlerine % 10' luk NaOCl ( Sodyum
hipoklorit, çamaşır suyu ) sürülmeli ve aşı macunu ile kapatılmalıdır.
Budamada kullanılan bıçak, testere, makas vs. % 3 lük lizol eriyiği veya
% 10 luk sodyum hipoklorid çözeltisine daldırılarak dezenfekte
edilmelidir.
Vegetasyon devresinde ağaçlar devamlı kontrol altında tutulmalı,
hastalıklı çiçek demeti, sürgün ve dallar enfeksiyon noktasının en az 30
- 40 cm altından kesilip çıkarılmalıdır. Bu işlemlerde kullanılan
aletler her seferinde daha önce belirtilen dezenfektanlardan birine
batırılarak budama işlemleri sürdürülmelidir.
Bahçede dengeli gübreleme yapılmalı, aşırı vejetatif gelişmeyi sağlayan
gübrelemelerden kaçınılmalı, ayrıca bahçe toprağının pH' sı 5.5 - 6.5
seviyelerinde tutulmalıdır.
Yağmurlama sulama uygulanmamalı, mümkün olduğu taktirde damlama sulama tercih edilmelidir.
Hastalığın yayılmasında önemli olan Ateş Dikeni, Dağ muşmulası, Ak
diken, üvez gibi orman ve süs ağaçlarında enfeksiyon varsa, mutlaka
sökülerek yakılmalıdır.
Hastalıklı bahçelerde arı kovanları mevcutsa kaldırılmalıdır.
Birçok böcek türünün etmenin vektörü olması nedeniyle, zararlılarla
(özellikle Psylla pyricola, Lygus tineolaris ) mutlaka mücadele
edilmelidir. Ayrıca hastalıkla bulaşık alanlarda hastalığın yayılmasında
rol oynayan arı otlatmalarından kaçınılmalıdır.
Hastalığa karşı dayanıklı çeşit ve anaçlar seçilmelidir. Ülkemizde
genelde yaygın olan armut çeşitleri hastalığa karşı duyarlıdır.
Elmalardan en çok duyarlı olanlar Jonathan, Rhode Mand Greening, Yellovv
Transparent, Idared, Rome Beauty, klon anaçlarından ise; M.9, M.26 ve
M.27' dir.Kimyasal Mücadele :
Vegetasyon
döneminde yapılacak bakır uygulamalarında fitotoksisite göz önünde
bulundurulmalı ve aşırı nemli havalarda veya bitki üzerinde ıslaklık söz
konusu ise ilaçlama yapılmamalıdır. Her ilaçlama öncesi ağaçlar
üzerindeki enfekteli kısımlar kesilerek uzaklaştırılmalıdır.
Enfeksiyonların oluşumunda rol oynayan böcek ve kırmızı örümceklere
karşı da mücadele yapılmalıdır.İlaçlama Zamanı :
Ağaçların
durgun olduğu dönemde budamadan sonra % 2' lik bordo bulamacı
uygulanmalıdır, daha sonra çiçeklenme başlangıcından itibaren (beyaz
rozet) 7-8 gün aralıklarla en az 3 ilaçlama yapılmalıdır, çiçeklenme ve
hızlı sürgün gelişiminin olduğu devrede ağaçlarda yaralanmalara neden
olabilecek fırtına ve dolu sonrası mümkünse 24 saat içinde ilaçlama
yapılmalıdır. Bahçe devamlı kontrol altında tutulmalı, şiddetli sürgün
ve dal enfeksiyonları görüldüğünde hastalıklı kısımlar kesilip
çıkarılmalı ve ilaçlamalara devam edilmelidir.
İlaç Detayları :
Etken Madde | Formülasyon | Miktar |
Bakır oksklorid + Maneb 37,5+ %20 | WP | 400 g |
Bordo bulamacı | SIVI | 1000 g + 2000 g |
Fosetyl Al %80 | WP | 400 g |
Oxolinic Asit % 20 | WP | 150 g |
Ayva Ağaçlarında Kök Kanseri
Hastalık Tanımı :
Kök
kanseri hastalığını yapan bakteri 0.4-0.8x1.0-3.0 mikron boyutlarında,
Gram-negatif olup aside dayanıklı değildir. Optimum gelişme sıcaklığı
25-30 °C, minimum O °C ve maksimum gelişme sıcaklığı ise 37 °C'dir.
Bakterinin termal ölüm noktası 50-52 °C'dir. Etmen, toprakta uzun süre
yaşayabilmekte ve işlenen topraklarda da virülensini koruyabilmektedir.
Alkali topraklarda, hafif asit karakterde olanlara oranla daha çok
yayıldığı saptanmıştır.
Bakteri bir yara parazitidir. Bitkiye köklerden böceklerin, nematodların
ve mekanik işlemler sonucu açılan yaralardan kolayca girerek ur (tümör)
oluşturmaktadır.Yaşayış :
Hastalık
meyve ağaçları ile, bazı orman ve park ağaçlarının kök boğazlarında
görülür. Asmada çubuklarda ve daha doğrusu kollarda meydana gelen bu
hastalık, pancarda yumrularda oluşmaktadır. Hastalığın yerleşim yeri
ağaçların kök boğazı olmakla beraber ender olarak kök ve toprak üstü
aksamlarında da görülür. İnce ve derin köklerde hastalık hemen hemen
görülmez. Kökler kalınlaştıkça ve kök boğazına yaklaştıkça hastalığın
bulunma oranı artar. Bakterinin bulunduğu yerdeki parankima hücrelerinin
aşırı çoğalmaları sonucu başlayan hastalığın ilk belirtisi küçücük
urdur. Oluşan urların yüzeyi düzgün ve yumuşaktır. Ancak ur büyüdükçe
dış yüzeyi kurur, esmerleşir ve pürüzlü bir görünüm alır. Ur irileştiği
zaman yan kökleri yok eder. Yaşlı urlar parçalanarak dökülür ve toprağa
karışırlar. Ölü olduklarından içlerinde bakteri yoktur. Asmada ise
belirti, köklerde değil, gövde, kol ve çubuklarda görülür. Asmanın
gövde, kol ve çubuklarında yaranın oluşumuna göre meydana gelen urlar
farklı görünüm arz ederler. Don çatlakları boyunca oluşan bu kanser
yaraları halk arasında ""sıraca"" yada ""uyuz"" adını alır.
Fidanlıklarda ise, köklü asma çubuklarının kök boğazında ve köklerinde
(fındık ve ceviz büyüklüğünde) tümörler görülür. Tümörler başlangıçta
krem renkli olup sonra esmerleşir ve yüzeyleri çatlar , hastalığa
şiddetli yakalanan fidanlar iyi gelişemezler. Genç ağaçlar enfeksiyondan
çok etkilenirler ve kısa sürede kururlar. Yaşlı ağaçlar ise az ve
kalitesiz meyve verirler. Hastalık, bulaşık fidan ve topraklarla
yayılmaktadır.Kültürel Önlemler :
Fidanlık
veya meyve bahçesi plantasyonu kurulurken ağır ve nemli topraklardan
kaçınılmalı, eğer tesis kurulmuşsa drenaj kanalları açılmalıdır.
Toprağa fazla çiftlik gübresi vermek yerine kompoze gübre verilmelidir.
Aşıda anaç kalem uyumuna dikkat edilmeli, yara yerinden bakteri girişini
engellemek için aşı yerleri aşı macunu ile kapatılmalıdır.
Toprak altı zararlıları ile mücadele edilmelidir.
Kanserli fidanlar yok edilmelidir.
Fidanlık kurarken önce fidanlık toprağının bu bakteriyle bulaşık olup
olmadığını kontrol etmek gerekir. Bunun için ilkbaharda iyi işlenmiş
toprağa 1-2 yaşında kökleri traş edilmiş ve temiz şeftali çöğürleri 1-3 m
aralıklarla dikilir. Sonbaharda çöğürler sökülerek köklerde ur olup
olmadığı kontrol edilir. Çöğürler bulaşık çıkarsa, bu toprakta
fidancılık yapılmamalıdır.
Bahçedeki kanserli ağaçlar sökülmeli çukur çevresine 40 cm. derinlik ve
20 cm. genişliğinde tecrit çukuru açılarak içerisi sönmemiş kireçle
doldurulmalıdır.Kimyasal Mücadele :
Meyve
ağaçlarındaki kök kanserine karşı, yazın birer hafta ara ile iki
operasyonla tümörler bıçakla iyice temizlenerek yara yerine % 5 oranında
göztaşı eriyiği ve kuruduktan sonra da nebati katran fırça ile sürülür.
Yarısı açılmış kök ve kök boğazı tekrar toprakla kapatılır.
Bağlardaki kök kanserine karşı budama işlerinde kullanılacak aletler (% 3
Lizol veya % 10 sodyum hypoklorit) bir dezenfektana batırılmalıdır.
Hasattan sonra gövde ve dallardaki tümörler bıçakla iyice temizlendikten
sonra % 5 oranında göztaşı eriyiği ve kuruduktan sonra da nebati katran
sürülür.İlaçlama Zamanı :
Meyve ağaçlarında ve bağlarda kök kanserine karşı ilaçlı mücadele, yazın, Ağustos ve Eylül aylarında yapılır.
İlaç Detayları :
Etken Madde | Formülasyon | Miktar |
Bakır sülfat %99,5 | KR | 5 kg |
Ayvalarda Kahverengi Leke Hastalığı
Latincesi :
Dipiocarpon mespili (Sor,) Sutton (= Fabraea maculata Atk.)Hastalık Tanımı :
Etmenin
eşeysiz formu Entomosporium maculatum Lev.'dur. Hastalık, yaprak, meyve
ve sürgünlerde görülür. Konidiospor devresinde subepidermal durumdaki
aservuluslar yaprak sürgün ve meyveler üzerindeki lekelerin merkezinde
yer alırlar, Suda 1 saat tutulduğunda her hücre ayrı ayrı çimlenebilir.
Kışı geçiren enfekteli yapraklarda apotesyumlar oluşur. Her biri 8
askospor içeren askuslar, olgunlaştıklarında yaşlı yaprakların
kütikulası üzerinde ortaya çıkarlar. Askosporlar iki hücrelidir.
Kışı entekteli yapraklarda konidiospor ve askospor, kanserli sürgünlerde
ise konidiospor olarak geçirir ve primer enfeksiyonlara neden olur.
Kışı geçirmiş enfekteli yapraklardan konidiosporlar yağmur ve yağmurlama
sulama ile yayılırlar. Yağmurlarla başlayan rutubetli dönemde,
apotesyumlardan askosporlar boşalır. Enfeksiyon periyodunun
başlangıcından itibaren 7 gün sonra lezyonlar görülmeye başlar. Yaprak
ve meyvelerin enfeksiyona duyarlılığı olgunlukla azalmaz. Sekonder
enfeksiyonlar yaz boyunca devam eder. Hastalık ılıman kış ve rutubetli
ilkbaharı takiben daha çok görülür.Yaşayış :
Hastalık
yaprak, meyve ve genç sürgünlerde görülür. Fungus, ayva ve muşmula
yapraklarında ortası siyah, şişkin ve dairesel koyu kahverengi lekeler
oluşturmaktadır. Bu lekelere yaprak saplarında da rastlanır. Oluşan
lekeler çoğalarak erken yaprak dökümüne neden olur.
Fungus genç sürgünlerde uzun, hafif içe çökük, kahverengi lekeler oluşturur. Lekeler çoğalınca genç sürgünleri kurutur.
Meyvelerinde oluşan lekeler kahverengi, kenarları dişli olup.
ortalarında siyah aservuluslar vardır. Lekeler büyümekte olan meyvenin
herhangi bir yerinde meydana gelir. Bu lekeler çoğaldıkça meyve deforme
olur, çatlar ve meyvenin diğer mikroorganizmalarla enfekte olmasına
olanak sağlar. Meyve enfeksiyonları büyüme sezonu boyunca görülür.
Fidanlıklarda yaprak dökümü ve sürgün enfeksiyonları önemlidir. Fidanlarda bodurlaşmaya neden olur.
Yurdumuzda ayva yetiştirilen bölgelerde, özellikle Marmara Bölgesi'nde
görülmektedir. Yazları sıcak ve rutubetli olan bölgelerde daha
yaygındır.Kültürel Önlemler :
- Hastalıklı dallar hastalık etmeninden ari olan yere kadar budanmah ve yok edilmelidir.
- Enfeksiyon kaynağı yere dökülen yapraklar olduğundan, bu yapraklar toplanarak yakılmalı veya gömülmelidir.
- Fidanlıklarda iyi havalanma ve hızlı kurumayı sağlamak için sıralar arası mesafe yeterli genişlikte olmalıdır.Kimyasal Mücadele :
İlaçlama, ağacın her tarafını kaplayacak şekilde yapılmalıdır.İlaçlama Zamanı :
İlk
ilaçlama çiçek açmadan yapılmalı ve çiçek açtıktan sonra kullanılan
preparatın etki süresi dikkate alınarak enfeksiyon riski sona erinceye
kadar ilaçlamalar tekrarlanır.
Ayvalarda Mumya(Monilya) Hasatalığı
Hastalık Tanımı :
Fungus
kışı hastalıklı sürgünler ve mumya meyveler üzerinde miselyum halinde
geçirir. Yere dökülen genç mumya meyveler üzerinde Şubat sonu, Mart
başından itibaren apotesyumlar oluşur. Olgunlaşmış apotesyumlarda
gelişmesini tamamlamış askuslardan doğaya yayılan askosporlar
yapraklarda primer enfeksiyonları gerçekleştirir.
Miselyumlar bölmeli, renksiz ve plazmaları danecikli olup yaşlılarında vokuollar bulunur.
Apotesyumlar mumya meyveler üzerinde oluşur ve sayıları 3-21 arasında
değişir. Yere dökülen meyvelerin her yerinde oluşabilen apotesyumlar
kahverengidir. Apotesyumların içinde parazitler arasında silindirik,
şeffaf, çift çeperli askuslar bulunur. Her askus içinde 8'er adet olarak
bulunan askosporlar oval şekilli, renksiz ve adeta cam gibi saydamdır.
Askosporların optimum çimlenme sıcaklıkları 18-22 °C'dir.
Miselyumların uç kısımlarında oluşan konidioiorlar üzerinde önceleri
küre şeklinde, sonraları muntazam olmayan yuvarlakça, limon şeklinde,
tek hücreli, çift çeperli, danecik ve kotuollu, farklı büyüklüklerde ve
zincir şeklinde sıralanmış konidiumlar meydana gelir. Konidiumlann
optimal çimlenme sıcaklıkları 19-24 °C'dir
Yaşayış :
Hastalık
ayva ağaçlarının yaprak, sürgün, çiçek ve genç meyvelerinde belirti
oluşturur. İlkbaharda genç yaprakların üst yüzünde ancak ışığa
tutulduğunda görülebilen açık kahverengi lekeler zamanla koyulaşır. Bu
lekeler yaprağın bir kısmını, bazı durumlarda tamamını kaplar.
Konidiumlar lekeler üzerinde kirli beyazdan bej rengine kadar değişen
bir tabaka oluşturur. Hastalanan yapraklarda badem kokusu hakimdir.
Enfekteli yapraklardaki miselyumlar yaprakların damarlarından saplarına
ve oradan da sürgünlere geçer.
Miselyumlann sürgünü enfekte etmesiyle yaprak sapının sürgünle
birleştiği noktanın alt ve üst taraflarında 2-3 cm uzunluğunda
kahverengi lekeler görülür. Zamanla sürgünde kurumalar görülür ve
sürgünler kuruyan yerlerden aşağı doğru sarkarlar. Üzerlerinde yaprak ve
çiçek tomurcuklarıyla kuruyan sürgünlerin üzerinde kirli beyaz renkte
konidium kitleleri oluşur.
Çiçeklerin açma döneminde yapraklar üzerinde oluşan konidiumlar çiçek
dişicik organının tepesinde çimlenerek, dişicik organı boyuncuğu
aracılığıyla yumurtalığa inerek ona zarar vermektedir. Enfekte olmuş
çiçekler başlangıçta sağlıklı görülmekte, petal dökümüne yakın
kahverengileşerek dökülmektedir.
Enfekte olmuş genç meyvelerinin üzerinde önceleri açık kahverengi,
sonraları koyulaşan lekeler oluşur. Bu meyveler önce yumuşar ve zamanla
tamamen sertleşerek mumyalaşır. Dalların birbirine sürtünmesi, rüzgar,
yağmur, böcek ve kuşların tesiriyle dökülünceye kadar mumyalaşan
meyveler ağaçlarda asılı kalırlar. Yere dökülen mumya meyveler üzerinde
uygun koşullarda apotesyumlar oluşur.
Hastalık, ayva ağacının yaprak, çiçek, sürgün ve meyvelerinde
oluşturduğu zararla ağacın gelişmesine engeldir ve verimi azaltıcı
etkidedir. Epidemi yıllarında verim kaybı % 80-90 olabilmektedir.
Yurdumuzda ayva yetiştirilen tüm bölgelerde hastalığı görmek olasıdır.
Kültürel Önlemler :
Hasat
sırasında mumyalaşmış meyveler toplanıp yakılarak imha edilmelidir.
Budama sırasında ise, gözden kaçan mumyalaşmış meyveler toplanmalı ve
kurumuş sürgünler budanarak yakılmalıdır. Ayrıca yere dökülmüş mumya
meyveler toprak derince işlenerek toprağın derinlerine gömülmelidir.
İlkbaharda entekteli yaprak, çiçek ve sürgünler kesilerek imha edilmeli
ve böylece enfeksiyon kaynakları ortadan kaldırılmalıdırKimyasal Mücadele :
İlaçlamalar
rüzgarsız havada yapılmalı ve ilaçların bitki aksamının her tarafını
ıslatacak şekilde atılmasına dikkat edilmelidir. İlaçlamadan sonra ilaç
kurumadan yağış olursa ilaçlama yinelenmelidir.İlaçlama Zamanı :
Askospor uçuşu başladığında
İlaç Detayları :
Etken Madde | Formülasyon | Miktar |
Carbendazim %50 | WP | 75 g |
Dodine 500 g/l | FS | 100 ml |
Procymidone %50 | WP | 200 g |
Thiophanate Methyl %70 | WP | 60 g |