Çeltik Yetiştiriciliği Hastalıkları
Bu hastalığa ülkemizin değişik yörelerinde Kurtboğazı, Sam vurması, Pas, Yanıklık, Mantar hastalığı gibi isimler verilmektedir.
Çeltik yanıklığı, çeltiğin yaprak, yakacık, boğum, sap, salkım, salkım sapı, ve dane kavuzları üzerinde lekeler şeklinde ortaya çıkar.
Hastalığın ilk görülme yerine göre; yaprak yanıklığı, boğum yanıklığı veya başak (salkım) yanıklığı olarak isim alır.
Yaprak Yanıklığı
Hastalık belirtileri önce yapraklarda küçük kahverengi lekeler şeklinde ortaya çıkar. Genellikle temmuz ayından itibaren görülmeye başlayan bu lekeler iğ veya baklava dilimi şeklinde olup iki ucu sivri, ortası gri-bej veya saman sarısı, etrafı ise kahverengi bir hale ile çevrilidir.
Hastalık geliştikçe lekeler ilerleyerek yaprağı tamamen kaplar ve yaprak kavrulmuş gibi bir görünüm alır. Dayanıklı çeşitlerde lekeler büyümeden kalır.
Boğum Yanıklığı
Boğumların rengi siyahlaşır ve üzerinde petrol yeşili renkte küf gelişir. Bitki üst kısımdan çekilirse boğumdan kopar.
Başak Yanıklığı
Başak (salkım) oluşumundan sonra başağın hemen altındaki boğumda veya başak sapında hastalık görülür. Böyle başakların rengi normal yeşilden mavi-yeşile döner. Hastalığın ilerlemesi durumunda başaklar tamamen kuruyarak saman rengini alır. Kavuzlar içinde dane oluşmaz veya pazar değeri olmayan cılız ve tebeşir gibi beyaz daneler oluşur.
Hastalık, tarlada başlangıçta 1-2 m çapında ocaklar halinde çökmeler meydana getirir. Daha sonra uygun gelişme koşullarına bağlı olarak, bu ocakların çapı büyüyerek tarlanın tümünü kaplayabilir.
Yanıklık çeltiğin en çok zarara neden olan hastalığıdır. Hastalıklı tohumların ekilmesiyle, hastalık çeltik üretim alanlarına rahatlıkla yayılabilmektedir.
Mücadelesi
Hastalıktan korunmak için; kimyasal mücadele dediğimiz ilaçlı mücadeleden önce birtakım kültürel tedbirleri de dikkatli bir şekilde uygulamamız gerekmektedir.
Bunlar:
• Hastalığın görülmediği yerlerden tohum alınmalıdır.
• Ekimde daha dayanıklı çeşitler tercih edilmelidir.
• Aşırı azotlu gübre uygulamalarından kaçınmalı ve uygun gübreler kullanılmalıdır.
• Hasat sonrası tarlada anız bozulmalı, hastalıklı bitkiler yakılarak veya toprak işleme ile toprağa gömülmelidir.
Yeşil aksam ilaçlaması en son başvurulacak mücadele yoludur. Lekelerin görülmeye başlamasıyla birlikte mümkün olan en kısa sürede ilaçlamaya başlanılmalıdır.
Çeltik yanıklığı ile mücadelede kullanılan ilaçlar ve dozları aşağıda verilmiştir. Güncel ilaçlar ve dozları için en yakın Tarım İl veya İlçe Müdürlüğünden bilgi alınmalıdır.
Etkili Madde ve Yüzdesi Formülasyon Dozu
Benomyl, 50 WP 60 gr/(100 lt suya)
Carbendazim, 50 WP 150 gr(da
ÇELTİK KAHVERENGİ YAPRAK LEKESİ
Bu hastalığa çeltik yetiştiricileri Kınacık da demektedirler. Hastalık genellikle yapraklarda ve kavuzlarda lekeler şeklinde görülür. Bu lekelerin büyüklüğü genelde 1 cm veya daha uzun olabilir. Ülkemizde çeltik tarımı yapılan her yerde görülebilir.
Ülkemizde boş kavuz teşekkülü şeklinde zarar yaptığı tespit edilmiştir.
Hastalık etmeni mantar, bulaşık tohumlar üzerinde 2-3 yıl canlı kalabilir. İlk ortaya çıkışı bulaşık tohumlardan olmakta, fidelere daha sonra bulaşmaktadır.
Çeltikte Fungal Taç ve Kök Hastalıkları
Etmen: BAKANAE (Giberella fujikuroi)
Görülme Alanları ve Zararları:
Hastalık ilk olarak 1828 yılında Japonya da fark edilmiş ve resmi olarak 1898 yılında tanımlanmıştır. Bakanae hastalığı bilimsel olarak tanımlanan ilk çeltik hastalıklarından biridir.
Hastalık Asya da geniş bir şekilde yayılmıştır ve %50 ye varan ürün kayıplarına neden olur. Bakanae kelimesi Japonca da düzensiz büyüme anlamına gelir.
Bakanae hastalığına sebep olan etmenin araştırılması bitki büyüme hormonu olan giberallik asidin keşfedilmesini sağlamıştır.
Simptomları (Belirtileri):
- Bakanae hastalığının en belirgin belirtisi uzamış incelmiş renksiz tomurcuklanmadır.
- Bu özelliği ile sağlıklı bir tomurcuğun yanında kolaylıkla fark edilir.
- Yaşlı bitkilerde enfeksiyona maruz kalabilir ve bu durumda anormal uzama gösterirler.
- Olgun hale gelen bitkiler kısır olurlar ve çiçek vermezler veya meyvesiz boş çiçek verirler.
- Hastalıklı bitkilerin yapraklarındaki damarlar peritesyum oluşumuna bağlı olarak mavi siyah renge dönüşür.
- Bitkilerin çiçekleri de hastalanabilir ve pembe renk alır.
- Ayrıca tohumlarda fungus sporlarının gelişimi sebebiyle kırmızıya yakın bir renk alır.
- Bu hastalık tarafından ortaya çıkan belirtiler fungus çeşitlerine ve hastalık kaynağının inokulum potansiyeline göre değişir.
- Fungus giberallin adı verilen büyüme hormonu ve fusarik asit üretirler.
- Giberallin hormonu bitkinin düzensiz uzamasına sebep olurken fusarik asit ise gelişimin yavaşlamasına veya durmasında sebep olur.
- Funguslar tarafından üretilen fusarik asit ve Giberallinin oransal miktarları fungus çeşidine ve beslenme koşullarına bağlıdır.
- Topraktaki yüksek inokulum yoğunluğu tomurcuklarda çürümeye gelişim bozukluklarına sebep olurken, az miktardaki inokulum kaynağı klasik bakanae belirtilerine sebep olur.
- Yoğun olarak hastalık bulaşmış tohumlarda genellikle gelişim bozukluğu ya da anormal uzamalar görülür.
Mikroskobik Özellikleri:
- Hastalığa sebep olan etmen Giberella fujikuroi dir.
- Fungusun peritesyumları koyu mavi renklidirler.
- Askuslar elips şeklinde veya kesik koni şeklindedir.
- Askosporlar hiyalin içerirler, eliptik şekildedirler ve 1 veya bazen 3 kol içerirler(septum).
- Mikrokonidiler hiyalin içerirler, oval, kesik koni şeklinde ve tek hücrelidir.
- Mikrokonidiler monofhialid zincirler biçiminde veya monophialidlerin ters bağlanmasıyla oluşur.
- Makrokonidiler ise orak biçiminde olabileceği gibi çoğunlukla da düz veya ayak şeklinde taban hücrelerinden oluşur ve ince duvarlara sahiptir.
- Genellikle 3 ve 5 kola sahiptir. Funguslar klamidiospor oluşturmazlar. Bazen koyu mavi sclerotlar bulunabilir.
Yaşam Çemberi:
- Bakanae genellikle tohum kökenlidir ve tohum üzerinde taşınır.
- Askosporlar hasattan önce hava yolu ile tohuma bulaşır.
- Ayrıca konidiler tarafından da bulaşır. Bu konidiler hasat sırasında tohuma zarar verirler.
- Giberella fujikuroi hasat sonrası yere dökülen tohumlarla kışı toprakta kalın duvarlı hif veya makrokonidiler içinde geçirirler.
- Fakat toprakta göreceli olarak daha kısa yaşarlar.
- Fungus bitkiyi köklerinden veya radikuladan enfekte ederler.
- Bitki içinden sistematik olarak büyürler. Hastalık en iyi 30–35 o C de gelişir.
Mücadelesi:
- Temiz tohum kullanmak
- Tohum ilaçlaması yapmak
- Hassas çeşitleri kullanmaktan kaçınmak
- Dayanıklı çeşitler kullanılmalı
Öncelikle hastalığa dayanıklı çeşit kullanmalıdır. Ayrıca tarlada hastalıklı bitki artıkları bırakılmamalı, yakılarak veya derin sürülerek toprağa karıştırılmalıdır. Yabancı otlarla mücadele ve ekim nöbeti uygulamak, önemli kültürel tedbirlerdendir. Hastalığın özellikle tarlada su seviyesi düşük yerlerde artış göstermesi, arazi tesviyesini gerekli kılmaktadır. Normal gübreleme ile hastalık azalmaktadır.
Belirtisi: Hastalık etmeni mantar, çeltik bitkisinin kök ve kök boğazını hastalandırır. Genç çeltik bitkilerinde görülen bakanea simptomları, normal bitki boyundan daha uzun oluşu, ince gelişmesi ve sarımsı yeşil renkte olması ile ayırt edilir. Bazı durumlarda ise aynı hastalığa sahip bitkiler cüce kalabilmekte veya normal boyda olabilmektedir.
Çeltik bitkisinde, sapa kalkma devresinde bakanea belirtileri görülebilir. Bu durumda, uzun boylu olan, genellikle kardeşlenmemiş (1-2 kardeş) olarak görülen bitkilerin (Resim-25) yaprakları kurur ve bitkiler birkaç hafta içinde ölürler. Tümüyle beyaz görünen bitkiler, normal bitkilerden çok önce salkım çıkarırlar ve beyaz renkli olan salkımlarda sadece boş kavuzlar bulunur.
Salkım çıkarma dönemindeki belirtisi ise, bitkilerin normal gelişmesini tamamlayıp salkım çıkarmasından sonra, dane doluma geçmeden kuruyup ölmesi ve beyaz başaklara sahip olmasıdır (Çiftçiler bu tip belirtiye beyaz başak demektedirler) Bu bitkiler incelendiğinde, alt kısımlarında, su düzeyindeki birinci veya ikinci boğumda, mantar beyaz veya pembe misel ve konidi kümelerinin oluşması ve alt boğumlarda görülen çok sayıdaki havayı kök ile hastalık kolaylıkla tanınabilir. Hastalık önemli ölçüde tohumla taşınır, hastalık taşınmasında, hastalıklı bitki artıkları da etkili olmaktadır.
Hastalıgın Kontrolü
- Münavebe yapmak
- Hastalıksız tohum kullanmak
- Yüksek dozda Azotlu gübre kullanmamak
- Hastalığa dayanıklı çeşit yetiştirmek.
- Yanıklık hastalığında açıklandığı şekilde tohum ilaçlaması yapmaktır.
Çeltik Beyaz Uç Nematodu Zararlısı (Aphelenchhoides besseyi)
35’den fazla familyaya dahil olan ve bitkilerde parazitik etki
yapan, 130 nematod türü çeltikle ilişkilidir. Ancak, bunlardan çok az
miktarı çeltik bitkisinde hastalık arazı meydana getirmektedir. Ekonomik
ölçüde zarar meydana getirenler şunlardır; Aphelenchoides besseyi,
Ditylenchus angustus, Hirschmanniclle spp. Criconemella spp. Meloidogyne
spp. Heterodera spp. Pratylenchus spp. Ve Hopololaimus indicus. Bu
nematodlardan Aphelenchoides besseyi, çeltik beyaz uç yanıklığı ve
Ditylenchus angustus urfa hastalığı meydana getirir. En zararlısı beyaz
uç yanıklıdır.
Bütün çeltik yetiştirilen ekolojilerde görülebilir ve beyaz uç yanıklığı meydana getirir Bu nematodun bulunması için konukçu olan bitkilerin bulunmasına gerek yoktur. Aynı zamanda, mantarlar üzerinde de yaşamını sürdürebilir.
Çeltik beyaz uç nematodu dış karantinaya tabi bir zararlıdır. Ancak, 1995 yılında ilk defa Balıkesir ilinin Gönen ile Edirne’nin İpsala ilçelerinde görülmüştür. Zararlının etkili olduğu sahalarda, %50-60’lara varan oranlarda zararlar tespit edilmiştir.